Pages

22 Şubat 2013 Cuma

Bir ölçü hamur, 12 insan

    Evet yaptım bunu, bir kurabiye hamuruyla üç ayrı gün için kurabiye yaptım! Öncelikle 14 şubat vardı, sevgililer günü kurabiyeleri olmasa olmazdı. 10 civarı kurabiye oldular sanırım, ama nedense hepsinin fotoğrafını çekmemişim. Bir tanesi kocamandı, neredeyse elim kadar (kafam kadar gülşah), yalnız onun üstündeki desen azıcık bozuldu, sonra normal boyutlarda çeşitli desenlerde kalpler yaptım, bi de yanına minik kalpler, onları da bir güzel kutuladım:
 
     5 gün sonra ise kadim mektup arkadaşı Kaya'nın doğumgünü vardı, sevgililer gününde hamurun yarısını kullanıp kalanını buzdolabına koymuştum Kaya'nınkiler için, o hamuru çıkardım, onları da Kaya için süsleyip paketleyip gönderdim bir güzel:
    Hamur yine kalmıştı biraz, ondan da 10-15 tane minik kalp yapıp sade bir şekilde süsledim, kızlar gelmişti bir akşam onlara verdim, ertesi gün Derya geldi, o yedi (bayağı uzun süre tazeliklerini koruyorlar), ve hatta daha bir iki tane kaldı bile üstüne, bakalım onlar kime nasip olacak :)

8 Ocak 2013 Salı

Kurabiye Canavarları

   Mutfağımızı pek tatlı kurabiye canavarları bastı! Emine'nin çocukluktan beri arkadaşı olan Özge nişanlanıyordu, Emine de ona hediye kurabiye yapmak istedi, dün akşam da Burcu'yla geldiler, beraber oturduk birbirinden güzel kurabiyeler yaptık. İlk denemelerine göre oldukça başarılıydılar, malzemeleri çıkardım, önlerine koydum, hep beraber güldük, konuştuk, "Eksik Bir Şey" dinledik, "Terliklerimle gelsem sana, sonunda aşkı bulmuş gibi" dedik hep bir ağızdan (anılaaar, anılaar), bunları yaparken de birbirinden güzel kurabiyeler yaptık. Genelde herkes bir hevesle "Bir gün de beraber yapalım" diyor, ama yapmaya başladığımızda "Yok uğraşılmaz bunlarla" diyorlar, ama Burcu ve Emine aksine oldukça eğleniyor gözüküyorlardı, hatta Burcu kendine bayağı bir terapi gibi geldiğini söyledi. Burcu'nun eline verdim şeker hamurlarını, boyaları, onları renklendirdi, merdaneyle açtı, kesti, kurabiyeleri süsledi, onları birbirine karıştırıp hareler yaptı, bulutlar yaptı, birbirinden güzel eserler ortaya çıkardı. Emine ise bunların üstlerine küçük süsler yaptı, nişan kurabiyelerinin yanına ek olarak taraftar kurabiyesi, bir adet doğum günü kurabiyesi, başka bir arkadaşına hediye kurabiye ve bize üstünde kocaman "Seni seviyorum" yazan ve kırmızı güller, kalpler olan battaniyeleri hatırlattığı için "kıro kurabiyesi" adını verdiğimiz bir kurabiye yaptı, o arada ben de boş durmadım, ve sonuç olarak bir sürü kurabiyemiz oldu. "Eksik Bir Şey"in Özge ve Murat için de anlamı varmış, o yüzden Emine terlik temalı bir şeyler de yapalım demişti önceden, o gelmeden önceki akşam oturdum minicik terlikler yaptım, onları da kurabiyelerin üstüne süs olarak koyup gıda kalemiyle de yazı yazdık. İnşallah Özge ve Murat da beğenir, kendilerine bir ömür boyu mutluluklar buradan :) 

(Fotoğraflara bakarken şarkı da arkada çalmasa mı?)










1 Ocak 2013 Salı

Yeni bir yıla tatlı tatlı girmek

    Yeni bir yılı daha devirdik! 2012 enteresan olaylarla dolu bir yıl oldu benim için, hayatı Brezilya dizisi tadında yaşıyorum bazen, her gün yeni bir olay, yeni bir hikaye! :) Bakalım 2013 neler getirecek, bekleyip göreceğiz artık.

    Yeni yıla nasıl girersen öyle geçer derler, ben de sevdiklerimle mutlu bir şekilde girdim, e bunun üstüne tatlı bir şeyler yenmese olmazdı hani. Yılbaşından önceki gün akşam oturdum gecenin bir yarısına kadar kurabiye süsledim. Kurabiye süslemeyi seviyorum ama her böyle çok vaktimi aldığında "Yok arkadaş, uğraşılmaz bunlarla, deli işi!" diyorum, ama sonra hepsini süsleyip bitirdikten sonra şöyle bir bakıp da "Fena da olmadı hani" diyince bütün o yorucu saatlerin sıkıntıları pof'! uçup gidiyor. Bu sefer de yılbaşına uygun süsleyeyim dedim, çok fazla noel havası olsun istemediğimden daha çok kar temalı şeyler yaptım. Aslında ilk başta kırmızı ve koyu yeşil ağırlıklı süslemelere başladım, sonra daha soft renklere dönüş yaptım, o renkleri daha çok seviyorum. İki tane büyük kurabiye süsledim bu sefer, birinin üstüne minik bir kuş kondurdum, diğerine de kardan adam ve karla kaplı bir çam ağacı koydum, en çok da bu iki kurabiyeyi sevdim. Fotoğraflar da gelsin bakalım o zaman:




     Bir de bu sefer yeni bir şey denedim, kendime renkli cam görüntülü kurabiyeler yaptım. Tabi ki onlar cam değil, şeker sadece, ama bana renkli camları hatırlatıyorlar, camlı kurabiyelerim diyorum o yüzden :) (İlk fotoğrafı çekerken ağacın altındaki  kremayı bozmuşum, diğer fotoğrafa bakarken fark ettim şimdi)



     İşte böyle, 2013 herkesin hayatına -her anlamda- yeni tatlar, yeni lezzetler getirir umarım. Tatsız tuzsuz hayatlar çekilmiyor, öyle değil mi ;)

7 Kasım 2012 Çarşamba

Bir nişan, dostlar, hastalıklar, yeni baslangıçlar...

      Yani iyi ki uzun bir müddet bir şey yapmam dedim, daha dememin üstünden bir hafta geçmedi, bir sürü haber ve kurabiyeyle buradayım. Öncelikle pek sevgili arkadaşım, canım dostum Nazlı nişanlandı! Her şey çok ani gelişti, hop bir baktık sevgilisi var, hop bir baktık nişan. İnsanın birçok arkadaşı oluyor, ama bir de çekirdeği oluşturan, yılların eskitemediği, eskitmek yerine bağları kuvvetlendirdiği birkaç arkadaş oluyor merkezde. Şimdiye kadar birçok arkadaşım nişanlandı, evlendi ama bu mini çekirdek kitleden ilk defa birisi evleniyor, çok değişik bir duyguymuş. Böyle kendi çocuğumu evlendiriyor gibi tatlı bir telaş sardı beni (bana ne oluyorsa), bu telaşım hemen kurabiyelere yansıdı tabi kii! Dedim Nazlı'ya kurabiye yapmayayım da kime yapayım :) Dün akşam oturdum hemen yaptım bir şeyler:
     Sonra biraz daha kurabiye kalmıştı, dedim onları da süsleyip okuldaki kızlara götüreyim (daha fazla bu şekilde süsleyemedim, çünkü nedense kırmızı hamurum beni bu sefer çok uğraştırdı, açmaya çalışırken merdaneye yapıştı, biraz pudra şekeri koyayım yapışmasın derken pudra şekerleri benek benek yaptı vs. Ben de bir noktadan sonra bırakmak zorunda kaldım.)  İdil'in kurabiyelerinden pembe şeker hamurum kalmıştı, onunla da kalan kalpleri süsleyip kızların isimlerini yazdım:
       Yalnız bu sefer sadece kızlara yapınca Ali ve Zafer haklı olarak "Ee hani bize?" dediler. Ne kadar kalkıp onlara kalpli kurabiyeler götürmemin pek münasip olmayacağını söylesem de dinlemediler, bunun üzerine onlar için tekrar kurabiye süslemeye karar verdim. Kalan hamurlardan oval şekilli birkaç kurabiye yapmıştım, onları süsleyeyim derken bu sefer de Zuhal süslesin dedik, Zuhal'in önüne koydum malzemeleri, hamurları, ben yaparken bayağı bir inceleyip öğrenmişti zaten, o da Ali ve Zafer için ikişer kurabiye süsledi. İlk bir tane süslemişti, sonra onu beğenmedi, baştan süsledi, bu yeni yaptıkları güzel oldu. Uğur böcekleri çok sevimli değil mi :)
    Ha bir de Emine'ye yirmilik dişini aldırdığından ve evde raporlu olarak oturduğundan hasta ziyaretine gideyim demiştim, kurabiyelerden birinin üstüne de "Geçmiş olsun" yazdım sonradan iyileşince yer diye, ama onun fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Zaten bugünlük bu kadar fotoğraf yeter sanırım :)

5 Kasım 2012 Pazartesi

Kurabiye tarifi




     Şeker hamurlu kurabiye için uygun bir tarif ararken Sevgiden Esintiler adında bir blogta bir tarif bulmuştum, kurabiyelerimde genel olarak onu kullanıyorum. Tarifi bir iki kişi sordu yiyenlerden, dedim buraya da yazayım bulunsun:

Malzemeler
125 gr tereyağ (yarım paket margarin boyutunda yani)
1 su bardağı sıvı yağ
1,5 su bardağı pudra şekeri
1 su bardağı patates nişastası
1 adet yumurta
1 portakal kabuğu rendesi (bunu koymadım ben şimdiye kadar ama tarifte olduğundan yazdım)
1 paket vanilya
Yarım çay kaşığı zencefil
Yarım-1 çay kaşığı tarçın
3-3,5 su bardağı kadar un

Yapılışı:
Oda sıcaklığında olan tereyağı, yumurta ve pudra şekeri karıştırma kabında karıştırılır. Diğer malzemeler de sırası ile eklenerek ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edilir. Hamuru bir müddet buzdolabında bekletmek gerekiyor, 2 saat bunun için yeterli ama vakit durumuna göre daha uzun ya da daha kısa durabilir (uzun durması daha iyi). Hamurun üzerine yağlı kağıt koyarak merdane ile açılır (yağlı kağıtla açınca daha kolay açılıyor ve pürüzsüz oluyor). Kalıplarla kesilerek yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine konur. 180 derecelik fırında 20 -25 dakika kadar üzerleri beyaz kalacak şekilde pişirilir. Çok fazla kızarmasını, renk değiştirmesini beklemeye gerek yok, azıcık sarardılar mı oluyorlar, zaten dışarıda da sertleşiyorlar. Soğutmak için fırının ızgara telini tezgaha koyup kurabiyeleri onun üzerine diziyorum, daha iyi soğuyorlar böylelikle. Daha sonra süslemek için renkli şeker hamurlarını merdane yardımıyla açıyoruuz, kurabiyeleri kestiğimiz kalıpla kurabiyeyle aynı şekilde kestikten sonra arkasına ballı su karışımı sürüp kurabiyenin üstüne yapıştırdık mı tamam. Geri kalanı hayal gücünüze kalmış. Ne diyelim, afiyet olsun :)

Teyzeme ikinci torun

    İdil'in kuzeni oldu! Adı da Musa Levent, (Musa hem rahmetli dedemin adı olduğundan, hem de ciddi ve ağır duruşlu bir isim olduğundan; Levent ise tanıdıkları bütün Levent'lerin hep iyi insanlar olmasından geliyormuş). Fotoğrafından gördüğüm kadarıyla çook tatlı bir bebek, aslında tembellik etmeyip doktorun söylediği gibi 29 Ekim'de doğsaydı ben de görebilecektim ama kısmet olmadı. Mecburen kurabiyeleri annemlere bırakıp dönmek zorunda kaldım ama neyse sağ salim ulaşmışlar. Kendi makinemi götürmediğimden annemlerin fotoğraf makinesiyle çekmiştim, tatilde olduklarından onları da bir süre annemden alamayacağım gibi duruyor. Yine döndük telefon fotoğraflarına:



    Bu seferkilerin şekilleri ve süslemeleri bir öncekilere göre daha düzgün oldu sanki. Ee, ne de olsa onlar ilk denemeydi ama. Yeni kalıp almadığımdan şekil olarak pek yeniliğe gitmedim, süslemelerde biraz değişiklikler var bir tek (Yelek nasıl olmuş? :). Bakalım daha bir müddet bir şey yapmam gibi görünmüyor, Zuhal bir iki hafta sonra İstanbul'a gidecek, onunla beraber cake pops yapmayı düşünüyoruz sadece, onun fotoğraflarını da yapınca koyarım buraya.

11 Ekim 2012 Perşembe

Yeni denemeler

Önceki yaptığım bebek kurabiyeleriyle ilgili olarak herkesten çok olumlu yorumlar aldım, mutlu oldum! Bu yorumlardan biri de bir zamanlar okulda aynı odayı paylaştığım, şu anda ise İstanbul Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olan arkadaşım Tuğçe'den geldi. Ee sonra baktım doğumgünü de yaklaşıyor, biraz yapıp ona kargoyla gönderip sürpriz yapayım dedim. Ne yazık ki o kurabiyeler bir sürü badire atlattı, karşı komşum Gül'le o kadar uğraşarak yaptığımız ve çok da güzel olan kurabiyelerin birçoğunu gönderemedim. İçlerinden sağlam kalan birkaçını ayırdım, bir de süslemeden bıraktığım birkaç kurabiye vardı, onları baştan süsleyerek beraber gönderdim. Önceki yaptığımız gibi farklı çeşit ve renkte olamadılar ne yazık ki. Onların fotoğraflarını çekmemiştim, diğer yaptıklarımdan da bunu bulabildim bir tek:


Ondan sonraki hafta ise Emine'nin doğumgünü vardı. Ee kendisi bir müzik tutkunu olunca nota şeklindeki kurabiyeler kaçınılmazdı. Onun şansına elimdeki malzemeler daha çeşitliydi bu sefer. Yurtdışında bu konuda daha fazla çeşit olduğunu ve fiyatların pek de fark etmediğini, hatta kimi zaman daha ucuz olabildiğini fark edip İngiltere'den yeni malzemeler sipariş vermiştim. Haftasonu verdiğim sipariş beni şaşırtarak Cuma günü elime ulaştı. Bu sefer daha farklı renkler ve teknikler de denedim, bir de ek olarak küçük bir tek kişilik pasta da yaptım. Bunlar da fotoğrafları (fotoğraf makinemin hafıza kartını bulamadığım için cep telefonuyla çekilenlerle idare ediyorum şimdilik):



Şimdi ise sırada cake pops var! Süslemek için gerekli olan şekerleri Zuhal sağolsun Amerika'dan getirdi (yanılmıyorsam girdikleri 8. dükkanda bulmuşlar). Uygun bir zamanda onları bir denemek lazım :)
June Lily'ye teşekkürler